Özet


Hüseyin Atlansoy Şiirinde “Ben/Kendilik” Kavramlarının Yansımaları

“Ben”; geçmişten günümüze üzerinde tartışılan ve 17.yüzyılda Descartes ile bir kavram hâline gelen, Yunancada "epimelesthaisautou", yani "kendine dikkat etmek", "kendinle ilgilenmek", olarak adlandırılan bir kavramdır. Günümüzde ise ben/kendilik felsefesi, “ben”i merkeze alan ve “ben” üzerinde refleksiyonel düşünen felsefi görüşleri ifade eder. Kavram felsefesinin yanı sıra edebiyatta da etkili olur. Türk şiirine bakıldığında bu etki görülür. Buna mukabil Klasik Türk şiirinde bu etki yok denecek kadar azdır; çünkü sanatçı bir özne değildir. Sanatçıdan önce gelenek, geleneğin belirlediği bir sanat anlayışı vardır. Dolayısıyla bu dönem şairinde bir ben/kendilik bilincinden söz etmek mümkün değildir. Şiirde birey ve psikolojisinin görülmesi Tanzimat şiiriyle başlar. Bu dönem şairleri eserlerine şahsi duyuş ve düşünüşlerini yansıtırlar. Klasik şiirdeki biz’in yerini “ben” alır. Bu dönemde Abdülhak Hamit Tarhan’da, sonraki kuşaktan Tevfik Fikret’te güçlü bir “ben bilinci” görülür. İşaretleri; Tanzimat şiiriyle görülmeye başlanan modern “ben”in ölüm, özgürlük isteği, varoluş kaygısı, yalnızlık gibi halleri Cumhuriyet şiirinde de sıklıkla görülür. Orhan Veli’den Necip Fazıl’a, Edip Cansever, İlhan Berk gibi II. Yeni şairlerinden İsmet Özel’e ve 80 kuşağı şairlerine kadar pek çok şair ben bilinciyle hareket ederek bu mesele üzerine kafa yormuş veya şiir kaleme almıştır. “Ben” vurgusu Hüseyin Atlansoy şiirinde de kendisini güçlü bir şekilde hissettirir. Onun şiiri neredeyse “ben” etrafında döner. Bu, şairin doğrudan kendisini anlatmasıyla veya dolaylı olarak imgeler üzerinden ben’ine işaret etmesiyle somutlaşır. Atlansoy’un şiirini çözümlemede “ben” önemli bir ipucudur. Şairde “ben” bazen bir çocuk, bazen ergenliğe yeni adım atmış bir genç, bazen hasta bir genç, bazen bir yalnız, bazen de zulme meydan okuyan bir ses olarak belirir.



Anahtar Kelimeler

Ben/Kendilik Felsefesi, Ben Bilinci, Şiir, Hüseyin Atlansoy


Kaynakça